Yargıtay’ın Tebligat Usulüne İlişkin Kararı

6 Mayıs 2021

Bila Tebliğ İade Edilen Tebligatın Tebligat Kanunu 21/2’ye Göre Tebliği Konusunda 20 Nisan 2021 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanmış olan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında; muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim adresine “MERNİS adresi” şerhi verilerek Tebligat Kanunu Madde 21/2 uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olup olmadığı, öncelikle MERNİS adresine normal bir tebligat çıkartılmasının gerekip gerekmediği hususu belirlenmiştir.

Tebligat, sadece bir hukuki işlemin taraflara herhangi bir şekilde bildirilmesi işlemi değildir. Mecelleden beri her hukukçunun bildiği ilkelerden biri olan “Usul Esasa Mukaddemdir.” ilkesinin doğrudan etkisini gördüğümüz bir hukuki müessesedir. Bu sebeple ki sadece bir kâğıt parçasının iletilmesinden çok daha fazlasıdır. Bundan dolayıdır ki kararda da belirtildiği gibi: “Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Yönelik Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir.”
Tebligat, adil yargılanma hakkı ve onun görünümleri olan hukuki dinlenilme hakkı ve silahların eşitliği ilkesi ile doğrudan bağlantılıdır. Kişilerin yargılama sürecinden etkin ve etkili biçimde haberdar olmaları adil bir yargılama sürecinin ilk basamağıdır. Bu ilk basamağın ve temel aracın yokluğu veya usule ve kanuna aykırı yapılmış olması halinde hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş, kişiler adil yargılanma hakkından mahrum kalmış olacaklardır.
Yine adil yargılanma hakkının bir yansıması olan makul sürede yargılanma hakkı ve usul ekonomisi ilkesi bulunur. Anayasamızın 141. Maddesinin 4. Fıkrasına göre “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” Usul ekonomisi ilkesi yasalarda belirlenen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, hızlı biçimde görülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar.

Ayrıca Yargıtay Büyük Genel Kurulu gelişen teknoloji ve yeni adres kayıt sisteminin (MERNİS) getirdiği imkânlara ve vatandaşın adres bildirme zorunluluğuna da değinmiştir. Kurul, bu gerekçeler bağlamında makul yargılanma hakkının çift taraflı bir hak olduğunu, tarafların her birisinin bunu talep edebileceğini, mevzuatta öngörülmeyen biçimde tebligat yapılmaya zorlanmasının –amaçladığının aksine- taraflardan birinin makul sürede yargılanma hakkını ihlal edeceğini vurgulamıştır. Adres kayıt sistemindeki adresi kabul etmenin hem fiili hem de kanuni bir zorunluluk olduğunu belirten Kurul, bu gerekçeler bağlamında sonuca ulaşmıştır.

SONUÇ:

Uygulamada daha önceden benimsenen ve yargı bünyesindeki memurların da daha garanti olmasından ötürü tercih ettiği yöntem şuydu: muhatabın bilinen adresine gönderilen tebligatın iade dönmesi halinde ilkinden farklı bir adres olan MERNİS adresine önce normal tebligat, sonra 21/2 hükmüne göre tebligat düzenleniyordu.

Ancak söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararı ile tebligat çıkarmaya yetkili merciler tarafından muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “MERNİS adresi” şerhi verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkarılmasının yeterli olacağı hükme bağlanmıştır.